Biz ''Gençlik Timi'' arkadaş tayfası olarak kendi kafamızdan geçen çeşitli düşünce akımları, hikayelerimiz , yaşadığımız ilginç olaylar , hayata farklı bakış açıları ve daha onlarca ilginç düşünceyi sizlerle buluşturmayı planladık.Sizin ve bizim kafamızı kurcalayan yüzlerce soruyu buraya dökeceğiz ve ardından çeşitli hikayeler yazacağız ve kendi yaşadığımız en ilginç olayları buraya dökeceğiz. Keyifli Okumalar...
12 Şubat 2016 Cuma
Kırmızı Botlu Kızlar
Merhaba değerli okurlarımız bugün sizlerle bu botu giyen kızları özetliyeceğim bu botu giyipte huyu böyle olmayan kızlar varsa lütfen onları bana bir gösterin :)
*Hep zayıf olurlar zaten kiloluda görmek daha fazla koyar ama bu normal bir zayıflık değil bildiğiniz kürdan gibi olurlar sanki bacağına dokunsan kırılıcakmış gibi hissedersiniz.
*Götlerinde hep dar bir pantolon olur. Kürdan gibi dememizin sebebide bu.
*Üstündeki her neyse pantolonunun arasına sokar sanarsın kız sadece bacaktan oluşmuş anime veya winx kızları gibi görünmeyemi çalışıyolar orasını bende çözemedim.
*Telefonlarıda göt cebindedir birkaç istisna dışında.
*Havalıymış gibi hareketleri vardır veya dikkat çekmeye çalışırlar.
*Sesleri kesin incedir birşey konuşunca duyamassın , ama sen birde o kızı sinirlendir varya anam bir bağırır suçsuz olsan bile seni suçluymuş imajı verir sana.
* Birde böyle kızların genelde arkasında sevdiği çocuk kankam diye dolaştığı çocuk exi daha say say bitmez kesin vardır kazara sen bunu bir kere ağlat , o çocuklarda senin ananı ağlatır.
Arkadaşlar şimdilik bu kadar ama merak etmeyin bu tür üzerindeki incelemelerimiz sürüyor başka bir özelliklerini bulursak bu konuyuda güncelliyeceğiz. :) Keyifli okumalar
Ergenusları Nasıl Tanırsınız?
DİKKAT: Ağır tespitler içerir.Lütfen bunları okumadan önce tüm duygularınızı bir kenara bırakınız.
Eğer bu maddelerden 2-3 tanesi sizi anlatıyorsa tebrikler sizde ERGENUSSUNUZ!!!
Ergenuslar 13-18 yaş arasında bir gruptur.Aşağıdaki maddeler bu grup aralığındaki gençlerin genel özelliklerini tasvir eder.
- Kendi isteklerine göre hiç kitap okumamışlardır.Twitter instagramda ünlü olan kitaplar vazgeçilmezleridir.Yılda 1 veya 2 kitap okurlar.Tek gayeleri okudukları kitabı bir köşeye içtikleri kahveyi bir kenara koyup snapchatte paylaşmak.'Bakın ben kitap okuyorum popüler bir kitap ve yanında kahveyle aynı filmlerdeki gibi moda bu moda moda kitap....' Düşünceleri aynen budur.
- Ellerini yüzlerine koyarak fotoğraflar çekinmek.Giysilerini ağızlarına götürürler ve fotoğraf çekinirler.En azından bu son zamanlarda azaldı.
- Evdeki yaşlı bir bireyle çeşit çeşit mimikler yaparak fotoğraflar çekinmek.Üzüldüğüm tek şey yaşlı insanlar.
- Tanıştıkları hemen herkesle samimi olurlar.Eğer çıkarları varsa bu kişiyi kullanırlar.
- Sınav notlarının düşük olmasını marifet zannederler.Bilmezler ki anne babaları ne kadar üzülüyor.
- Herhangi bir kişi twitter da trend diye o kişi onların vazgeçilmezi olur.İdeolojisi nedir? Amacı nedir? Geçmişte ne yapmış ? Hiç bilmezler.Yeter ki prim yapabilsinler.5-10 fav onlar için yeterlidir.
- Sigara,alkol kullanırken kendilerini Clint Eastwood zannederler.Anlamsız ve gereksiz gözünüzü yoracak kadar fotoğraf çekinirler.Güya cool oluyorlar.
- Keko denilen tipleri ilginç bulurlar.Dalga geçerler fakat hepsi birer keko aşığıdır.Yeter ki saçlar jöleli kirpi gibi olsun. (ergenus kızlar)
- Türkçeye yeni kelimeler kazandırırlar.Sevdiceğim,bestim vs. Bu durum iki grup içinde geçerlidir.
- Toplumsal konularda bilinçli olduklarını gösterme çabası içersindedirler.Bu sadece twitter ve instagramla sınırlıdır.2 veya 3 gün sonra hepsi unutulur.Tek elde ettikleri like ve favdan öteye geçmez.Toplumun acıları halen devam eder.Kimin umrunda ki.
- Ayakkabı,tişört,saç şekli,saat,küpe,bere,atkı,pantolon görüp görebileceğiniz her şeyde birbirleri gibi giyinmeye çalışırlar.
- Müzik zevkleri Duman gibi müzik gruplarıyla sınırlıdır.Bayılırlar biter.Konserlerine gidip ölümüne sevişirler.
11 Şubat 2016 Perşembe
Düşünsenize...
Evet değerli okurlarım! Bu başlık neden açıldı düşünsenize derken size neyi anlatmaya çalışıyor olabilir acaba ? Yaşadığımız hayatı yanlış veya doğru yorumluyoruz ama kimin doğrusu kimin yanlışı asıl önemli nokta bu.
Bu başlığı size en boş zamanlarımda düşündüğüm,kendimce zamanında saçma bulduğum konuları paylaşmaya açtım keyifli okumalar haydi.
Düşünsenize Aslında Ayna ve Kameralar Yüzümüzü Olduğu Gibi Göstermiyor Aynada ve Fotoğraflardaki gibi Değiliz
Her sabah kalktığımda yüzümü yıkarken falan bir şekilde ayna görüyorum ve bakıyorum, neye mi bakıyorum ? Yüzüme bakıyorum saçıma bir şeyler yapıyorum düzeltiyorum. Evden çıkıyorum okula giderken veya güneşli bir tatil gününde dışarı takılmaya çıkarken yolda çeşit çeşit camlar var ve yürürken camlardan kendime bakıyorum. Hiç ayna bulamazsam en kötü telefondan açar tipim nasıl diye bakarım. Hele saç kestirdikten sonra tüm gün aynanın karşısında geçer bile diyebilirim. Ya bütün bunların hepsi yalansa?Ya yüzümüzü sadece biz bu şekilde görüyorsak tanıdığımız herkes farklı bir tip farklı bir fiziki büyüklük görüyorsa da bize yalan söylüyorsa ne garip olurdu değil mi ?
Veya...
Düşünsenize Telefonla Konuşurken veya Mesajlaşırken Konuştuğunuz Kişi O Değil!
Düşünün bir! Günde kaç saat telefonunuzun başındasınız? Bir Türk genci ortalama en az 1 saatini veriyordur. Sevgilisi varsa bu 5+ saatlere kadar çıkabilir(ki çıkar da).
Artık düşünün demekten yorulacağım ama düşünün bir sevgilinizle mesajlaştığınızı düşünüyorsunuz fakat, o aslında sevgiliniz değil. Telefonun kendisiyle konuşuyorsunuz.
Tüm teknolojik aletler bize büyük oyunlar oynuyor! hepsi bizim hayatımıza çeşitli stres sokmak için getirildiler bunu ara sıra düşünün tezin doğruluğu zaten kafanıza kazınacak
Düşünün bir! Aslında Dünyadaki Tek Kişi Sizsiniz...
Yine en boş olduğum zamanlardan birinde bu başlığı çok düşünmüştüm.Ama ne yapayım ben de değerli okurum belki bir gün senin değerini de anlama fırsatımız olur nereden bilelim? Arada insanlar o kadar boş şeyler yapıp söyleyebiliyorlar ki onların hayatta bir amacı olmadığını düşünüyorum. Ama, bazıları var ki hayatımızda kesin hamleleri olan insanlar diyebilirim.
İşte bu insanlar bence programlı sistemli bi robot beyne sahip ve benim hayatımdan belli ki belli şeyleri değiştirmeden gitmeyecekler.
Düşünün bir siz bir robot beyinli insan görünümlü bir klonun yazısını okuyorsunuz ama ben biliyorum ki ben insanım ama siz insanım deseniz de bunu bana ispatlayacak hiçbir şeyiniz yok benim de yok sadece bu bir tez tamam ama doğru olduğunu düşünün; Cennet ve cehennem sadece sizin için varlar tüm dünya insanları aslında yalan rolü olmayanları sadece görüyorsunuz ama onlarla konuşup konuşmayacağınızı tanrı biliyor eğer konuşacaksanız o programlı bir klon tersi ise onların tek görevi kendilerini size insan gibi göstermek.Yani İstanbul-Anadolu yakasında yaşıyorsanız yakasına geçerken;bilmiyorum gta oynadınız mı ama gta'da ki gibi yeni yükleniyor oluyor ama biz göremiyoruz çünkü bizim yaşam alanımız belli.
Kısaca bizim yaşam alanlarımız ve hayatımızda rolü olanlar dışında kimseyle konuşamayacağız ve hiçbir yere gidemeyeceğiz ardından, tanıdığımız kimsecik insan değil sınava tabi tutulan bizleriz.
(Bence Ben'im)
NOT[Gerçek İnsan Tarafından Yazılmıştır.Robot Değil.]
Ölüm ve Sonrası
7'den 70'e herkes genelde ölümü düşünür.Nasıl öleceğini nerede ve ne zaman.Çoğumuz da ek olarak sonrasını.
Sonrasını inançlı olan insanlar için şekillendirmek dünya haricinde mümkün değil.Yani dinlere göre yaptıklarımız sonrasında yaşayacaklarımızın teminatıdır.
Herkes biyolojik olarak yaşamını sonlandıracak.Bu süreyi uzatmak ve kısaltmak kısmen de olsa elimizde.O büyük gün geldiğinde çeşitli nedenlerden dolayı (trafik,cinayet,boğulma,afetler) insan öldüğünde geriye sadece sevdikleri ve yaptıkları kalacak.Onu sevenler onun cenaze merasimine katılıp son görevlerini yerine getirecekler.Belki de herkesin isteyeceği en sade şeydir bu.Öldükten sonra kalabalık bir kitlenin yasını tutması.Kim istemez ki!
Aynı zamanda insan öldükten sonra sevdiklerinin ne halde olcaklarını da düşünür.İnsanız sonuçta.Kendimizden çok sevdiklerimizi düşünürüz belki.
Annemizin,babamız,kardeşimiz,akrabalarımız,eşimiz,sevgilimiz gözü yaşlı bir sürü insan.Belki biz fani dünyada yaşarken bize bağlı olan insanlar onlar ne hallere düşer kim bilir.Yatalak bir dede,yaşlı anne baba,ortak dükkanımız olan kardeşimiz ve hepsinden önemlisi evliysek eşimiz ve çocuklarımız.Onlar kim bilir ne hallere düşer.Dükkanı beraber işlettiğiniz kardeşiniz sizin ölümünüzden sonra işleri kötüye gidip sefil duruma düşebilir.Yatalak dedemiz başkalarına muhtaç kalmış olabilir.Yaşlı anne babamız kendilerine bakamayacak duruma gelip 1 tas çorbaya muhtaç kalmış olabilir.Ailemiz çocuklarmızda küçükse geçimsizlikten dağılabilir.İnsan bunları ölürken bile düşünmüyor değil.
Tabutun içinde bir sağa bir sola dönüp dururuz.Kimseler sesimizi işitmez.Kırasımız gelir tabutu ama nafile dolmuştur saatimiz.Artık ödül yada ceza zamanıdır.Bir çıkıp anlatabilsek halimizi bir kez olsun sarılsak sevdiklerimize, sadece bir kez.Bir şans veremezler mi ? Belki bir daha yaşarsak daha iyi biri olabiliriz daha faydalı daha donanımlı.Olmaz mı yani?
Olmaz...
Gün gelip selam verince gökteki meleklere artık dönüşün yoktur yere...
Sonrasını inançlı olan insanlar için şekillendirmek dünya haricinde mümkün değil.Yani dinlere göre yaptıklarımız sonrasında yaşayacaklarımızın teminatıdır.
Herkes biyolojik olarak yaşamını sonlandıracak.Bu süreyi uzatmak ve kısaltmak kısmen de olsa elimizde.O büyük gün geldiğinde çeşitli nedenlerden dolayı (trafik,cinayet,boğulma,afetler) insan öldüğünde geriye sadece sevdikleri ve yaptıkları kalacak.Onu sevenler onun cenaze merasimine katılıp son görevlerini yerine getirecekler.Belki de herkesin isteyeceği en sade şeydir bu.Öldükten sonra kalabalık bir kitlenin yasını tutması.Kim istemez ki!
Aynı zamanda insan öldükten sonra sevdiklerinin ne halde olcaklarını da düşünür.İnsanız sonuçta.Kendimizden çok sevdiklerimizi düşünürüz belki.
Annemizin,babamız,kardeşimiz,akrabalarımız,eşimiz,sevgilimiz gözü yaşlı bir sürü insan.Belki biz fani dünyada yaşarken bize bağlı olan insanlar onlar ne hallere düşer kim bilir.Yatalak bir dede,yaşlı anne baba,ortak dükkanımız olan kardeşimiz ve hepsinden önemlisi evliysek eşimiz ve çocuklarımız.Onlar kim bilir ne hallere düşer.Dükkanı beraber işlettiğiniz kardeşiniz sizin ölümünüzden sonra işleri kötüye gidip sefil duruma düşebilir.Yatalak dedemiz başkalarına muhtaç kalmış olabilir.Yaşlı anne babamız kendilerine bakamayacak duruma gelip 1 tas çorbaya muhtaç kalmış olabilir.Ailemiz çocuklarmızda küçükse geçimsizlikten dağılabilir.İnsan bunları ölürken bile düşünmüyor değil.
Tabutun içinde bir sağa bir sola dönüp dururuz.Kimseler sesimizi işitmez.Kırasımız gelir tabutu ama nafile dolmuştur saatimiz.Artık ödül yada ceza zamanıdır.Bir çıkıp anlatabilsek halimizi bir kez olsun sarılsak sevdiklerimize, sadece bir kez.Bir şans veremezler mi ? Belki bir daha yaşarsak daha iyi biri olabiliriz daha faydalı daha donanımlı.Olmaz mı yani?
Olmaz...
Gün gelip selam verince gökteki meleklere artık dönüşün yoktur yere...
Yerçekimi Yok! (Kanıtlarla)
Öncelikle yazıma aklınıza gelmiş ama belkide sürekli saçmadır diye beyninizin gerisine attığınız bir konuyu anlatıcağımı size söyliyerek başlamak istiyorum.
Öncelikle fenle ilgisi olan olmayan herkes Newtonun yerçekimini bir elma sayesinde bulduğunu bilir.Şimdi sizlere bu düşünceye dahada odaklanmanızı istiyorum.Neden elma? Neden sorgulanamıyor?Yoksa bizi buna inandırmak isteyen birileri mi var?
Öncelikle newtonun resim tasvirlerinize ve o dönemin kıyafetlerine dikkat çekmek istiyorum.
Baktıysanız fark ettiğiniz gibi bu götoş zamanında külotlu çorap giyip beyaz peruk takarak kendini bi bok sanan ipnenin tekidir.Peki biz böyle bir godoşa nasıl inandık?Tabiki inandırıldık bu konuya ilerki yazılarımda değineceğim (bu godoşun birde hareket yasaları filan var hepsi sallama amınakoyayım)
Herneyse poposeverler, şimdi size Newton'dan daha mantıklı açıklamalar yapacağım.Bana kalırsa doğanın kuralı gök itimidir yer çekmez gök iter şimdi kanıtlarımı maddelemek istiyorum,maddeler şu şekilde:
•Birkere önceden dediğin gibi kilotlu çoraplı peruklu adamın sözüne inanılmaz heleki deneydi gözlemdi yapmıyıp sikik sikik bi elmayla buna inanmamızı bekliyemezler.
•Büyük şirketler ve gizli tarikatlarda bu işin içinde örneğin elmanın apple şirketi,ve masonların sevindiği Hz.Adem in cennetten atılma nedeni(bunlara ilerde değineceğim)
•Sürekli genişleyen bu sonsun evrende sik kadar yer kaplıyan gezegenlerin kendi çekimleri olduğunu düşünmenin mantıksızlığı
•Ayakta dururken ayak altımızın acıması,sürekli omuzlarımızı hareket ettirme isteğimiz.
•Kilolarca ağırlıktaki kalasın biraz bayıp suyun üstünde kalabilmesi(bu konuyu yoğunluk ve kaldırma kuvveti yalanı adlı açacağım başlıkta inceleyeceğiz)
•Ve son olarak dünyanın şeklinin bu olayı açıklaması dünyanın yuvarlaksı olduğunu ve kutupları olduğunu biliyoruz ve peki nasıl düşmüyoruz?Sizce Dünyanın dibindeki uzaya oranla sik kadar denilebilecek çekirdek mi?Yoksa Uçsuz bucaksız uzay mı?
Seçim sizin
Cevap zaten belli(!).Esenlikle kalın efendim...
Saygılarımla.
Öncelikle fenle ilgisi olan olmayan herkes Newtonun yerçekimini bir elma sayesinde bulduğunu bilir.Şimdi sizlere bu düşünceye dahada odaklanmanızı istiyorum.Neden elma? Neden sorgulanamıyor?Yoksa bizi buna inandırmak isteyen birileri mi var?
Öncelikle newtonun resim tasvirlerinize ve o dönemin kıyafetlerine dikkat çekmek istiyorum.
Baktıysanız fark ettiğiniz gibi bu götoş zamanında külotlu çorap giyip beyaz peruk takarak kendini bi bok sanan ipnenin tekidir.Peki biz böyle bir godoşa nasıl inandık?Tabiki inandırıldık bu konuya ilerki yazılarımda değineceğim (bu godoşun birde hareket yasaları filan var hepsi sallama amınakoyayım)
Herneyse poposeverler, şimdi size Newton'dan daha mantıklı açıklamalar yapacağım.Bana kalırsa doğanın kuralı gök itimidir yer çekmez gök iter şimdi kanıtlarımı maddelemek istiyorum,maddeler şu şekilde:
•Birkere önceden dediğin gibi kilotlu çoraplı peruklu adamın sözüne inanılmaz heleki deneydi gözlemdi yapmıyıp sikik sikik bi elmayla buna inanmamızı bekliyemezler.
•Büyük şirketler ve gizli tarikatlarda bu işin içinde örneğin elmanın apple şirketi,ve masonların sevindiği Hz.Adem in cennetten atılma nedeni(bunlara ilerde değineceğim)
•Sürekli genişleyen bu sonsun evrende sik kadar yer kaplıyan gezegenlerin kendi çekimleri olduğunu düşünmenin mantıksızlığı
•Ayakta dururken ayak altımızın acıması,sürekli omuzlarımızı hareket ettirme isteğimiz.
•Kilolarca ağırlıktaki kalasın biraz bayıp suyun üstünde kalabilmesi(bu konuyu yoğunluk ve kaldırma kuvveti yalanı adlı açacağım başlıkta inceleyeceğiz)
•Ve son olarak dünyanın şeklinin bu olayı açıklaması dünyanın yuvarlaksı olduğunu ve kutupları olduğunu biliyoruz ve peki nasıl düşmüyoruz?Sizce Dünyanın dibindeki uzaya oranla sik kadar denilebilecek çekirdek mi?Yoksa Uçsuz bucaksız uzay mı?
Seçim sizin
Cevap zaten belli(!).Esenlikle kalın efendim...
Saygılarımla.
Höö Destanı (Deli Rıza)
Höö Destanı (Deli Rıza)
Sokakta kime sorsak Brad Pitt'i , Angelina Jolie , Türklerden ise Arda Turan'ın Barcelona'ya gittigini bilir.Tabi bu aklıma gelen isimler binlerce isim sayabilirsin.Ama ecdadımıza dönüp baktığımızda Fatih Sultan Mehmet ' in daha kaçıncı Mehmet olduğunu bilemeyecek insanlar tanıyorum.O yuzden bende yıllar önce üstü örtülmüş mükemmel bir destana aydınlık getiriyim dedim.Bu destanda 80lerin korkulu rüyası Deli Rıza'yı anlatıcağım ama biliyorumki o şuan çok çok daha iyi bir yerde.
Rıza 1952 Yılında Erzincan'ın uzak bir köyünde hayata geldi. Afedersiniz ama anasının amından kocaman ellerle çıktı o zaman tabi her götüm ağrıyor başım ağrıyor diyeni doktoro götüremiyorsunuz. Babası bu durumdan memnundu onun yerini alıcak, hayvanlara bakıcak bir oğlu olsun onunda kuvvetli olmasını istiyordu.Annesi ise çocuktan okadar korkmuştuki 3 aylıkken boyu 1 metreyi geçince süt vermemeye başladı.Rıza abimiz doğarken bile bir afetti.
Rıza abimiz büyüdükçe ahırdaki hayvan sayısı azalıyordu buna başka yemek ürünleri yetmiyordu ille hayvan eti , sütü istiyordu. 7-8 yaşlarında Rıza abimiz 18 yaşındaki birinin fiziksel özellikleri kadar olmuştu ama ne yazıkki aklen öyle değildi.Babası buna ahır işlerini öğretmeye başladı ve hayvanlarla bir bağ kurduğunu anladı ağzından bir söz çıkıyordu Höö diye hayvanlar sanki kesicekmişsin gibi bu adamın sözünü dinliyordu.Babası dedi oğlum bak inekler höö lemez möö ler kuzularda höö lemez mee ler.Malesef Rıza abimizin babası oğluna karşı büyük bir hata yaptı. İşte o zaman Rıza abimizin
gerçek gücüne tanık olduk.Adeta Rıza değişiyor ve deliriyordu Höö leyip ahırdaki heryere kafalar atıyordu. Hayvanlara saldırıyor katlediyordu babası bunu görünce her geçen gün kahraluyor ve artık
prezarvatif icat edilsin diyordu.Rıza abimiz babasınada bir kafa attıktan sonra bayılmıştı.Ayıldığında bambaşka bir yerde gözünü açıcaktı.
Açtığında gözünü bambaşka bir yerde bir evdeydi yanında bir adam belirdi amcası olduğunu söyledi
tabi Rıza abimiz biraz saf adam rahat 4 saat niye burda ne olduğunu açıklamaya çalıştı kardeşi ona
zor olduğunu söylemişti ama böylesinide beklemiyordu, Babasının hastanede olduğunu ve felç omurgasına aldığı bir darbeyle felç geçirdiğini söylüyordu ve kendisininde yanında bilimadamı olarak çalışacağını söylüyordu ama aslında bu bir oyundu aslında Rıza abimiz bilimadamı değil bildiğin amele gibi çalışacaktı.
Deli Rıza abimiz büyüdü bir örgüt kurdu.Bu örgüt Türkiye'deki çeşitli mutant Kişiler arıyordu başında kişi ise Deli Rıza adlı bir deliydi.Niye bu abimiz vardı peki diye soranınız olacak çünkü Almanya'dan dönmeden önce dna testine girmişti ve DNA'sında öküz DNA'sı bulunmuştu.Bu durumdan hoşnut olmayan Deli rıza derhal memleketine gidip bu haberi ailesine verip helallik almak istiyecekti.Yani Erzincan'a.
Köyde evinin kapısının önündeydi tam 11 yıl geçtikten sonra bir garip hissetmişti.O günü anımsar gibi oldu.Rıza abimiz kapıyı tıklattı kapıyı açan şahıs tanınması zor degildi annesiydi Rıza abimiz annem diyip bağıra bağıra sarılırken annesinin yüzünden düşen bin parça yine geldi tipini ziktimin der gibiydi.Rıza abimiz sordu anacım babam nerede dedi.Annesinden aldığı cevap çok iç açıcı değildi oğlum baban öldü lafı iki dudağının arasından çıktı. İşte buradan sonra abimize Deli Rıza denmeye başlandı. 4 yıl önce öldüğünü oğrenince iyice kudurdu abimiz Almanya ünlü bir bilimadamı değil ordaki akrabalarının yanında amelelik yaptığınıda ortaya çıktı , salaktı biraz abimiz ama abiydi.Bu itiraflar açığa çıktıgında abimizin öküz dna ları kabardı tabiki bir anda kendini tutamayıp hööö lemeye etrafa kafa atmaya başladı ve o an o fındık kadar beynine bir fikir gelmişti. Annesine döndü ve dediki sana sütümü helal etmiyorum. Annesi oglunun kafayı yedigini şimdi kesin anlamıştı direk evden kovdu.Deli Rıza bunu yediremedi ve İstanbulun yollarını tuttu . Haraç kesilmedik dükkan, dövmedigi kafes dövüşçüsü kalmamıştı.Tutuklamaya gelen polislerin üstüne höö lüyordu polisler ne oldugunu anlamadan kaçıyordu arabalarındaki aynalarda bu höö kuvveti sayesinde kırılıyordu o yüzden polislere aynasız denilir.Bu deyimide abimiz türkçemize kazandırmıştır.
Neyse gel zaman git zaman bu Deli Rıza abimizin çişi gelmişti ve çişin çıktığı şeyi merak etti ve araştırdı bu yaşına kadar hep 3. bacagı oldugunu sanardı meğersem bambaşka işlere yarıyordu. Deli rıza abimi bu zamanlarda kudurdu ve genelev zincirleri açmıştı piyasadaki en iyi hayat kadınlarını pezevenkleri zorla çalıştırıyordu.Abimiz bu işlerin böyle gitmeyeceğinide anladı ve ogün bakkala şeker almaya giderken bir kız gördü kızın endamına o nefes alıp verirkenki hışırtısına aşık olmuştu adeta yine kudurmuştu (Ablamız işte budur arkadaşlar. Yüzü sizde aşık olmayın diye sansürlendi sonra Deli Rıza abimiz bize kızmasın. Sonra ölenlerimizin Deli Rıza abimizin ve karısının arkasından konuşmuş gibi olmayalım.)
[Destan gerçektir ve güncellenecektir] Deli Rıza abimizin anısına https://www.youtube.com/watch?v=LsnpigUtTss
Deli Rıza ablamız Erkek Fatma'nın yanına doğru ilerliyordu bilmiyorduki onunda lakabı erkekti Deli Rıza abimiz Fatma ablamızın belinde omuzuna atarak kaçırmaya başlıyordu. Fatma ablamızında gücü kuvveti yerindeydi Rıza abimize sırtındayken yumruklar savuruyordu.Deli Rıza bu yumrukların ardından duraksadı ve ablamıza Höö lemeye başladı. Fatma ise kudurmuş bir vaziyette indi ve Deli Rızanın takımlara şöyle sert bir tekme attı bu güne kadar babasından tek fıske yememiş adam bir kızdan taşşaklarına tekme yemişti yine yediremedi ve kudurdu.
(30. sn başlayarak burda bunu dinleyerek okuyun https://www.youtube.com/watch?v=0_HLYGpp8J8)
Höö lüyordu ,etraftaki dükkanları paramparça ediyordu sokaktaki yeni yeni trafik lambalarını söküyordu ,ama Allahın aşkına şuraya dikkatli bir bakın sevgisinden Fatma ablamıza kızamıyordu bile.Tabi Erkek Fatma'da etkilendi bundan, bir kelimesi bile Rıza abimizin tüm sinirini aldı.Polisler yeni yeni oraya geliyordu ve Deli Rıza Fatma yengemizle orada işi bağlamış bu mal varlığını öğrenince iyice hoşuna gitmişti ve orada Rıza abimiz farklı yollarlada olsa gönlünü çalmayı başarmıştı.Ama aynasızlar bu mutlu anında onu haince sırtında vurmuşlardı.İnanırmısınız kalleşçe onu ord sırtınından vurdular Rıza abimizin ağzından kanlarla beraber şu kelimeler döküldü Fatmaaa.Sesi azalarak yere yığıldı bu sefer ağzından Höö lafı değil Fatma diyebilmişti hem aynasızlar hemde Fatma yengemiz böyle birşey beklemiyordu Fatma yengemiz çıldırdı ve o anki siniriyle Polislere saldırmıştı oracık hepsini katletti ama oda kalbine bir mermi almıştı farketmemişti ve yavaş yavaş hareketleri azalmaya başladı ve aşkının yani Delisinin , Rıza'nın yanına geçti ve yanına uzandı gözünü birdaha açmayana dek uykuya daldı , evet belki ikiside garip mutanttı ama işte gönul bu otada konar bokoda Erkek Fatma artık yoktu belki Rıza abimizde , Siren sesleriyle bir ambulans olay mahaline yaklaştı. Destek polis ekibi gelmeden hem Fatmayı hemde Rıza abimizi yüklediler ama zaten çoktan hayata gözlerini yummuştu.Rıza abimiz içinde pek farklı bakmıyolardı ama yine belki bir umut vardı hastaneye vardılar ve bir mucize gerçekleşti Rıza'nın hiç istemeyeceği bir mucize...
Rıza gözünü nezarethanede açtı inanılmaz bir haşmetle kendini iyleştiğini orada öğrenmişti doktorlar bunun bir güç olduğuna inandı sanki birkişiye ulaşmak için çabalar gibi olduğunu söylemişlerdi o ismi hepimiz çok iyi biliyoruz arkadaşlar Erkek Fatma. Rıza abimiz öldüğünü öğrenince çıldırıp etrafı yıkmaya çalışmadı hayatı bir anlam kazanıp o an yitirdi. Rıza abimiz orada sadece ağlamıştı bakın Rıza diyorum Delisi yok , çünkü Delisi olduğu kişi artık yoktu Rıza abimiz Gasp ve kamu malına zarardan hapis yiyecekti ama önceki işleride burada açığa çıkınca, fuhuş olsun zorla çalıştırma olsun mafyalık olsun müebbeti yemişti.
Rıza abimizi attılar içeri kimseyi takmıyordu koğuş arkadaşlarıda yaptıklarını öğrendiği için onu umursamıyolardı Rıza abimiz burada sanki bitkisel hayattaymış gibi yaşadı ek olarak sadece spor yapıyordu.
Edit:Bu destanı beğendiyseniz lütfen +1 Leyin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)